Finansal kirizin miladı olarak kabul edilen Lehman Brothers’in batışından sonra toplamda dünya Merkez Bankaları 511 kez faiz indirimi yapmalarına rağmen istenen etkiyi yakalayamayınca parasal genişleme sürecini başlattı. Bu süreç 2013’ gelindiğinde öyle bir hal aldı ki; bol ve ucuz likiditenin etkisiyle reel faizlerin negatife gelişi nedeniyle tasarruf sahipleri dünyanın her yerinde reel kazanç aramaya başladı. Zira MB’larının yarattığı likidite reel sektöre hala gitmeyerek istihhdam piyasasında gelişime neden olamıyor ve finans piyasalarında kendisine getiri şansı arıyor. Daha kaba bir anlatımla; “para, kendisine daha kolay girilip daha kısa sürede kolayca nakite yeniden çevrilebilecek yer” olarak, finansal piyasaları kendine yer edindi. Ancak bu işlemi eğer çok kısa süreli getiriler ile vur-kaç mantığı ile yapacaksanız bunu iyi bir bilgisayar ve yazılım desteği olmadan yapamazsınız. Çünkü muazzam ve tarihte olmadığı kadar yüksek likidite finansal piyasaların her gün volatil olmasına neden olurken, bu volatiliden karlı çıkabilmek; sıradan beyin-el koordinasyonu ile yapılabilecek hızların çok ötesinde bir yetenek gerektiriyor. İşte son yıllarda çok konuşulan bilgisayar destekli algoritmik alım satım sistemleri (AT) burada devreye giriyor.
Buraya kadar zaten herkes haberdar. Ben asıl işin biraz daha derin kısmına değineceğim. Adına High Frequency Trading (HFT) denen yüksek frekanslı alım-satım işlemleri denen daha hızlı ve tabiri caizse daha gelişmiş hızlı bilgisayarlı alım-satım sistemleri piyasaların yeni favorisi. Bu sistemler standart AT sistemlerinin daha hızlı ve daha karmaşık yazılımlardır. Yapıları; önceden kendisine verilen koşullar dahilinde, oluşan anlık fiyatlardan hızla yararlanarak borsalardaki yer alan fiyatları eş zamanlı olarak tarama ve bu fiyatlar arasında arbitraj şansı yakalanması durumunda otomatik olarak alım-satım yapması üzerine kurguludur. HFT yeni bir işlem türü değil ama likiditenin doruğa ulaşması ile son yıllarda kullanımı sürekli artan bir araç olmaktadır. Bu sitemlerin yukarıda yazdıklarım masum tarafları. Yani piyasaya hızlı gir, kar potansiyeli yüksek pozisyonu aç ve beklenen karı hızla realize et kurgusu masum temel dayanak. Bir de işin içine vahşi kapitalizm olgusu girince bu sistemler başkasının amacını anlayarak ondan önce davran ve onun üzerinden kar sağla mantığına dönüştürülmeye başlandı. Öyle ki sistem ilgilendiği hisse senedi, para ya da emtia ile ilgilenen başka bir traderin yüklü işlem gerçekleştirmeye kalkacağını algılaması ile bir işlem (transaction) başlatır ve karşı tarafın işlemi daha piyasaya girerek sonlandırılmadan onun önüne geçecek şekilde aktif emir yapar. Tabii bu işlemi yapan HFT bilgisayarının hızı kadar borsaya bağlantısının hızı ve berraklığı HFT işlemlerinin başarısı için olmazsa olmazdır. Bu işlemler artık içeride de kullanılıyor. Dışarıda çok daha gelişkin şekilde artık tweetleri bile izleyip yorum yaparak alım satım yapabilen sibernetik zekaya ulaşan bu sistemler, piyasalarda kabiliyetin değil, makinelerin yükselişinin delaleti.
Konu çok derin. Ancak makineler çağı finansal piyasalarda yükseliyor. Çağı finansal terör çağı olarak adlandıranlar haksız sayılmazlar. Zira en gelişkin ve hızlı sistemi geliştiren güçlü kaynak bu çağda piyasalarda istediği terörü yaratabilir. Hem de legal olarak. Bizler de altının fiyatının %10dan fazla sert düşüşünü ya da “fat finger” gibi isimler vererek oluşan sert satış dalgalarını, seyrediyor; temel analizle, konuyu açıklamaya çalışıyoruz. Oysa sistemler birbirlerinin önüne geçmek, diğerini bloke etmek hatta batırmak üzerine kurgulanmaya başlandı bile.
Dr. Nuri Sevgen
@nurisevgen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder